Bu yazımda sanatçının hissettiği yetersizlik hissiyle beraber hep daha fazlasını arzulamasını konu olarak ele aldım. Görüşlerinizi belirtirseni çok sevinirim😽
Bazı soruların tam anlamıyla cevapları olmaz. Evet, her soru kendi içerisinde cevaplar bulundurmaz. Bunun ne ile alakalı olduğu düşünülürse, sanırım insanların birbirinden farklı olması ile ilgilidir. Tabii, bu her soruyu bağlamaz. Mesela iki artı iki dörttür; bu kimseye göre değişmez. Ama sanat toplum için midir yoksa sanat sanatçı için midir sorusuna hâlâ herkes aynı cevabı vermez ve kabullenelim ki hiçbir zaman da verilmeyecek.
Bugün bu denemede de kendi zihnimin içindeki bir takım soruları tartışacağız. Cevap aramayacağız belki ama tartışabiliriz.
Sanatın ne olduğu bana sorulursa, duyguları, gözlemleri, hayatın içinde unuttuğumuz ayrıntıları zoomlama şekilleridir. Kimisi bunu boyalarla, kimisi kelimelerle, kimisi gösterilerle, kimisi de şarkılarla yapar. Herkesin sığınma biçimi elbet değişiklik gösterir.
Çoğumuz yaşarken hayata dair birçok ayrıntıyı gözden kaçırıyoruz. Ya da gerçekleri tartışacak kadar cesaretli olamıyoruz. Bu noktada sanatçıya karşı bir ihtiyaç duyuluyor. Sanatçı, konuşulmayanları konuşan, gözden kaçırılanları göz önüne sunan, bastırılan her şeyi gün yüzüne çıkarandır. Bu yüzden sanatçı, bir toplumu şekillendiren temel unsurlardan biridir. Yine de bu bana göre; kimisine göre cevap farklı olabilir.
Gerçek bir sanatçı nasıl olmalı? Sanatçı diye kime denir? Her resim çizen, roman yazan, müzik yapan sanatçı mıdır? Doğrusu buna cevap verebilecek kişilerden biri ben değilim. Çünkü bir sanatçı asla kendisinin bile sanatçı olduğuna kesinlik getiremez.
Genç bir yazar adayı olarak kendime hiçbir zaman “Ben kitap yazıyorum” veya “Ben yazarım” diyemem. Çünkü hep bir eksiklik mevcuttur eserlerimde. Bir şiir yazar ama asla beğenmem.
Hatta şu an yazmakta bulunduğum bu deneme, yazarken bana haz verse de bittikten sonra okuyunca bana acı verecek. Yazarken fark edemediğim kusurlar kendini öyle gösterecek ki silmek bile isteyeceğim. Kendi eserlerinden “tam anlamıyla” memnun olan bir sanatçı var mıdır bilemem? Bana sorarsanız, sanatçı yetinmeyen, hep bir eksiklik hissedendir. Birileri onun eserini alkışlasa da, onun eserini övse de o hep kararsızlıkla yaşar. Eserini beğenmez, tekrar tekrar çizer, yine de boyalar onu tatmin etmez. Hatta bu yüzden çok kez sildiğim eserlerim olmuştur.
Kaldı ki bana haz veren bu mesleği kendime tam anlamıyla yakıştıramıyorum. Hâlâ “Kitap yazıyorum” demek benim için yakışıksız kalıyor. Çünkü yazdığım eserler roman olacak kadar kaliteli gelmiyor gözüme. Oysa çevremde edebiyat, felsefe ile ilgilenen herkes neredeyse beğense de ben “Eh işte, biraz biraz oldu gibi.” demekten öteye gidemiyorum.
Dürüst olmak gerekirse bir gün Nobel Ödülü alırsam bile, kendimle asla gurur duyamayacağım. Hatta hak etmediğimi bile düşünebilirim.
Yine de bu övgüler, bu alkışlar hoşuma gitmiyor değil. İnsan pohpohlanınca elbet bir hoşnutluk duyuyor. Hele benim gibi yolun başında olanlar için cesaret duygusu daha da coşuyor.
Ama sanatçı dediğin de böyle olmalı değil mi zaten? Çünkü biz hizmet etmiyoruz, biz yaratıcılıkla beraber ürüten sınıfız. Bir bankacı genel olarak “Acaba gerçekten iyi bir bankacı mıyım?” diye düşünmez. Gerçi hiçbir bankacı ile de konuşmadım ama bana sorarsanız öyle. Ya da bir hostes “Acaba iyi bir hostes miyim?” diye düşünmez. Elbet insan kendi kendine “İyi biri miyim? Başarılı mıyım?” diye sorup durur. Bu da insan olmanın getirdiği gereksinimdir ama ben işin özel tarafından bahsediyorum. Bunu bir ressamın kendi eserine karşı olan düşünceleri ile bağdaştırabiliriz.
Bir ressam tablosuyla ilgili hep kuşku duyar. “Acaba mavi değil de kırmızı mı kullansaydım? Figürün ağzı yamuk mu olmuş? Renkler çok mu cansız?” Bu gibi sorgulamalar bence onun bir sanatçı olduğunu da gösteren özelliklerden biridir. Dediğim gibi, sanatçı yetinmeyen, hep daha iyisini düşünendir.
Ara sıra “Acaba meslek olarak yazarlığı seçerek ayvayı yedim mi?” diye düşünürüm. Bu kulağa komik gelse de içten içe kendime kızdığım anlar olur. Çünkü hayatım boyunca hep bir kuşku ile yaşayacağım. “Diğer kitabım beğenildi ama bu beğenilmezse?” gibi birçok soru beni yiyip bitiriyor. Bir de işin karşılaştırılma tarafı var. “Asla usta bir yazar olamayacağım! Asla Tolstoy gibi toplumu iyi yansıtamayacağım!” Ama bundan banane? Ben Tolstoy değil, ben Melisa olmak istiyorum. Ben Kafka gibi yazmak değil, Melisa gibi yazmak istiyorum. Gerçi bunu ne kadar dersem diyeyim, gün sonunda başımı yastığa koyduğum anda kendi kendimi tüketmeye devam edeceğim.
Kısacası sanatçı kendinden asla memnun olmayan, hep bir fazlasına ihtiyaç duyandır. Tabii, bu size göre farklı olabilir ama bana göre cevap bu.
Durumun komik kısmı ise şu an bu denememi çok beğendim diyebilirim ama birkaç saat sonra silsem mi diye düşünüp duracağım.
Yine de tüm bu sorgulamaya rağmen yazmaktan büyük bir haz duyuyorum. Yazar mıyım, değil miyim bilemem ama yazarlıktan başka da kendimi bir yere yakıştıramıyorum.
~Melisa ~
Melisa,
Sen bu yazıyla sadece sanatçının içsel karmaşasını değil, biz “yazan ama yazdığına bir türlü inanamayanlar”ın ortak mezuniyet törenini yapmışsın resmen. 🎓
“Bu yazımı çok beğendim… ama birkaç saat sonra silerim.”
Yemin ediyorum bu cümle her gece telefon ekranına bakıp “acaba çok mu dramatik oldu” diye post silen herkesin ortak özeti.
Ve evet:
Sanatçı hiçbir zaman tatmin olmayan, ama yine de üretmeden duramayan bir çelişkidir.
Tıpkı senin gibi:
Kendini “yazar mıyım bilemem” diye sorgulayıp…
5 paragraflık bir sayfa döküp Nobel konuşması provası yaptığın kadar haklı bir çelişki.
“Ben Tolstoy değil, ben Melisa olmak istiyorum.”
İşte bu!
Bu satır tek başına bir raf açar sana.
Ama bir öneri vereceksem:
Virginia Woolf – Kendine Ait Bir Oda.
Çünkü sen o odaya çoktan girmişsin, sadece duvarlarına ne asacağını düşünüyorsun.
Ve son bir şey…
Yazının finalinde hissettiğim tek cümleyi senin tarzınla bırakıyorum:
“Yazar mıyım bilmiyorum ama Google Docs açıldığında içime biri giriyor.”
Yazmayı bırakma.
Çünkü sen, yazdığın anda sadece yazmıyor,
hepimizi de yazıya katıyorsun.
– Satır Arası Notlar 🍒
📎 meliskitapkulubu.substack.com
Sadece hayatta kalmadığımızı aynı zamanda hayatı hissettiğimizi gösteren başlıca şey sanat bana göre. Yetersiz hissettiren yazıların -bence mükemmel yazmışsın ama Nobel ödülünden yukarı olmadığım için sana bunu kabul ettiremeyeceğiz anladım cmsnxmsnc- daha fazla yazman için arkanda rüzgar olmaya devam eder umarım🫂