Bu yazımda narsist anneler ve kızları hakkında kısa bir yazı yazdım. Umarım beğenirsiniz, lütfen düşüncelerinizi yoruma yazınız. Keyifli okumalarr✨📜
Eminim birçok kızın en yaralı kırgınlıkları annelerine karşıdır. Her ne kadar istisnalar olsa da, bir çok kadın, annesinin açtığı o boşluğu dolduramaz; hayatı boyunca o boşlukla savaşır.
Bir kadının kendine karşı olan inancı, özgüveni, kendi benliğini arama şekli ilk olarak annesine özenerek, annesinin sözlerini dikkate alarak başlar. Bir evin içinde kendi varlığını göstermeye çalışan kız çocukları, ilk annelerinin buna inanmasını bekler. Hele ki annenin mutlu olmadığı bir evde, o kız çocuğu sönüp gider; yaşamı boyunca eksikliğini de çok derinden hisseder.
Nitekim bazı ailelerde evin kontrolü annededir. Baba pasif rol oynarken, anne kendi tahtına çıkar ve ailedeki dinamizmi sağlar. Bazı anneler niçin oğullarına değil de kızlarına karşı daha öfkelidir, peki? Altında ne gibi sebepler yatar?
Bu soruların hepsi aileden aileye değişse de en büyük sebebi, annenin narsist bir kişiliğe sahip olması ve egosunun empatiye ağır basmasıdır. Kendi eksikliklerini kabul etmekte zorlanan kadınlar, kendi kızlarının mükemmel olmasını ister. Çünkü bu tür anneler, kendi hatalarını bastırmak için karşısında savunmasız kalan kızlarını hedef hâline getirirler. Onu eleştirir, hatasını sürekli yüzüne vurur, itaat etmesini bekler, dış görünüşü veya karakteri hakkında keskin yorumlar yapar.
Bunun sonucunda özgüvensiz, kendinden asla memnun olmayan bir kız çocuğu yaratırlar. Ve bu kız çocukları, otuz yaşına geldiklerinde bile en derinden bir ses duyarlar; bu ses ki onları yargılar, eleştirir ve içten içe suçluluk hissetmesini sağlar.
Geçmişi pek güzel olmayan anneler, kendi kızlarının mutluluğunu, yaşam tarzını ara sıra kıskanabilir. Bunu her ne kadar istemeyerek yapsalar da içten içe bir öfke duymaya başlarlar. “Ben senin yaşında evi çevirirdim.” veya “Sen zaten gezmekten başka neye yararsın ki? Bir işi becerebildiğin yok!” gibi sözlerle kızın mutluluğunu zedeler, suçluluk hissedip özür dilemesini beklerler.
Anneler bu yaptıklarının farkında değilse hele, durum epey vahimdir. Kız çocuğu bazen annesini eleştirmek için ağzını açtığında bile, sert bir karşılıkla hemen susturulur. Anne asla kendi hatasını kabul etmez, hep başkasınınkini yüzüne vurur!
Buna maruz kalan çocuklar ise, sürekli hatayı kendinde gören, en ufacık olayda özür dileyip kendini feda eden bir kişiliğe dönüşür.
Oğullarına karşı “mükemmel anne” rolünü oynamaya çalışan anneler ise, eşinden göremedikleri sevgiyi oğullarında ararlar. Bu yüzden kız çocuğundan ziyade oğullarına karşı ilgi göstermeyi tercih ederler. Baba kendi kızını sevip okşadığında, anne kıskançlık duyar; bunu da kızına bağırarak, onu sürekli rencide ederek bastırır.
Ve genelde bu yaptıklarının farkında olmazlar; sanki her anne böyleymiş gibi hissederler.
Kız çocukları bir süre boyunca bu toksik ilişkinin yanlış olduğunu anlamaz. Ancak ergenliğe girip çevresindeki arkadaşlarının anne-kız ilişkisine bakarak olması gerekeni fark ederler. Durum böyle olunca anneden uzaklaşma, onunla iletişime geçmeme durumları ortaya çıkar.
Anneler buna sebep veremez; “Niye benden uzaklaşıyor?” diye düşünürken, kendisinden nefret eden ama yine de hep ona yaranmaya çalışan bir evlat yetiştirirler.
Her ne kadar annesinin narsist olduğunu bilse, onun özgüvenini zedelediğini de fark etse; en ufak başarıda yine de annesine koşar, kendisini ona göstermek ister. Çünkü onaylanmaya ihtiyacı vardır ve bunu da ilk annesinden bekler. Ne kadar ödül alırsa alsın, ne kadar takdir görürse görsün; annesi başını okşamadıkça kendini asla yeterli görmez.
Etrafınızda böyle anneler var mı, yoksa bizzat siz mi yaşıyorsunuz bilemem ama bu durumu değiştirmek epey zor. Bu tür anneler genellikle değişmez, hep böyle devam ederler.
O yüzden kendinizi bu tür zorbalıklara karşı korumaya alın ve kendi benliğinizi oluşturmaya devam edin. Hatalı olan siz değilsiniz; sizi hatalı gibi hissettirenler öyledir. Bunu da unutmayın!
~Melisa~
küçüklükten beri her daim annemin aferinini annemin hediyesini düşünürdüm en ufak başarımda, bana ne hissettirdiğini bile unutmuştum. duygularıma tercüman olmuş cidden ellerine sağlık💓💞
Melisa’cım yazın çok kıymetli bir konuya değiniyor ama minicik bir dipnot düşmek isterim:
“Narsist anne” gibi kavramlar artık sosyal medyada o kadar sık ve o kadar kolay kullanılıyor ki, sanki “üstüne alınan herkes narsisttir” gibi bir algı oluştu.
Halbuki narsizm; bir kişilik bozukluğu. Yani öyle “çocuğuna laf etti → narsisttir”, “eleştirdi → kesin duygusal manipülasyon yapıyor” gibi ilerleyen bir şey değil.
Bu etiketleri yapıştırmak kolay, çıkarmak zor oluyor.
Derin terapi süreçlerinde bile kesin tanı konulması zaman alırken, üç cümleyle “annem narsistmiş” demek biraz aceleye geliyor gibi…
Ben de yengeç burcuyum, belki de annelerin bazı yönlerini görmek istemediğim için böyle düşünüyorum. 🦀
Ama bazen düşünüyorum da…
Annemin söyledikleri beni çok etkilemiş olabilir evet, ama belki de o da annesinden ne gördüyse onu aktarmaya çalıştı.
Belki de “mükemmel” bir kadın olmamı değil, sadece güçlü olmamı istedi ama dili biraz yanlış oldu.
Bazı anneler gerçekten zor insanlar… ama bazı anneler de sadece yorgun.
Ve biz bu yaşlara geldiğimizde, o meşhur “senin de çocuğun olunca anlarsın” cümlesi kulakta biraz daha az çınlamıyor artık.
Çünkü büyüdükçe şunu fark ediyoruz:
Anneler de aslında çocukmuş.
Ve belki bizden daha az şanslıydılar.
Yani, diyeceğim o ki…
Anlatmak, sorgulamak, yüzleşmek çok değerli.
Ama bazen affetmek de bir devrimdir.
Tatlı kal. 🍒
32 yaşında hâlâ annesiyle inatlaşan bir kız çocuğu kalemine hayran olduğum bir prensessin sen benim için 🧚♀️