Herkese merhabaa, bugün yeni bir yazı ile geldim size. Yazarken biraz öfkelendim ama olsun🤭 Keyiflii okumalarr📜
Kanatlarının olmadığına inandırılan bir kuş, kafesten çıksa bile uçamaz; çünkü inandırıldığı inanç onun uçamayacağını söyler.
Doğduğumuz andan itibaren maruz kaldığımız batıl inançlar, örf ve adetler “kadınlık” üzerinde bir baskı kurar. Bu baskılar, çocukluktan itibaren benliğimize öylesine yerleşir ki özgürlüğü bundan ibaret sanırız. Ve kadın olmayı iki bacak arasında namusu saklamak olarak düşünürüz.
Hiç düşündünüz mü kadın olmanın ne olduğunu? Yaşadığınız hayatta size ve diğerlerine normal gelen şeylerin aslında anormal olduğunu hiç fark ettiniz mi? İlk kanınız aktığında bunu babanıza bile söyleyememeniz size garip geldi mi mesela? Çünkü bazı doğrular, inandırılmış doğrulardır ve hepsinin altında bir çıkar vardır.
Bugün bize dayatılan algılar var. Kelimeler değişir, insanlar değişir, sözler yer değiştirir ama anlam hep orada saklar kendini.
Küçük bir kız çocuğu masayı topluyor, annesi kirli tabakları kaldırmasını söyledi. Oysa masada genç bir oğlan olan abisi de var ve ondan yaşça büyük. Ama masayı çok küçük olan bir kız toplarken oğlan keyfini sürüyor. Bu sizce normal mi? Ev işine yardım etmek herkesin görevi iken, bunu sadece bir kız çocuğu yapıyor ve yaşı da oldukça küçük. Ama doğrusu bu değil mi? Bize bu öğretildi, biz böyle gördük, böyle ettik!
Yine benzer bir durum! Genç bir kızın erkek kardeşi sünnet oldu, herkes yemekler yaptı, kutlamalar oluyor ve hatta para bile takılıyor! Sünnet olan oğlana yemek getiren bir kız var, sonra annesi de ona su getiriyor. Hizmet eden kişiler hep aynı: kadınlar! Erkek çocuk bunun böyle olması gerektiğine karar veriyor. Çünkü ona hizmet eden hep annesi ve kız kardeşi oldu. Evlenince de karısı olacak, değil mi?
Genç kız düşünmeden edemiyor: “Ben regl olduğumda niye tokat yedim? Babama bile niye söylememem gerekti?” diyor kendi kendine. Çünkü bazı kültürlerde ilk kanda tokat atılır kıza. Niye peki? Ayıp bir şey mi bu? Bir erkeğin organı kesilir ama bu şenliklerle kutlanır; ama bir kız regli olduğunda içten içe bir utanma hisseder.
Farklı olaylar ama hepsi aynı zihniyete çıkıyor. Kadın, ahlak ve namusun simgesidir! Hep gözler ona çevrilir! Regl, kızlık zarı, kırmızı kuşak ve dahası... Namus, ahlak, terbiye, bekâret gibi birçok kavram kadının üzerinden sorgulanır.
Sadece bu adetlerle kalmamıştır bu baskı. Şu an TDK’da da bulunan bazı atasözlerimiz var bizim. Öylesine utanç verici ki ama biz buna kültür diyoruz:
“Kızını dövmeyen dizini döver.”
“Erkeğin vurduğu yerde gül biter.”
“Kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin.”
Bunlar sadece birkaçı atasözlerimizden. Ne kadar kadına değer veren bir ırkız, değil mi? Şu an Narin, Özgecan Aslan, Pınar Gültekin gibi kızlarımız katledilmemişçesine biz 2025 yılına “Aile Yılı” diyoruz.
Söylemek isterim ki kadın cinayetleri de politiktir ama ben şimdilik buna girmeyeceğim. Onun yerine bazı örf ve adetlerimizden bahsetmek istiyorum size. Ne kadar “namuslu” olduğumuzu görelim diye. :)
Kızlık zarı, bazı kadınlarda vajina girişinde yer alan ince bir doku parçasıdır. Her kadında farklı şekilde olurken, bazılarında hiç olmaz. Peki, adetlerimizde niçin bu kadar önemlidir?
Bir kadın evlendiğinde, gerdek gecesinde kan akarsa kadının o zamana kadar bakire olduğu düşünülür. İlk ilişkisi kocasıyla olmuştur ve kadın “temizdir”. Ama eğer kan akmazsa kadın, başka adamlarla ilişkiye girip zina yapmıştır. Oysa bazı kadınlarda kızlık zarı bile olmaz ama cahil insanlar bunu bilmez tabii. Kanın bulaştığı örtüyü sabah herkes görür, gelinin bakire olduğuna inanırlar. İşte, iki bacak arasının Türkiye'de önemi!
Kırmızı kuşağı ise kadın düğünde takar. Bunun birçok anlamı olsa da en önemlisi kadının namusunu simgeler. “Kızımız çürük değildir,” demektir bu! Yani, bunca zamana kadar hiç zina yapmadı; gönül rahatlığıyla alabilirsiniz, derler aslında içten içe.
Şimdi size soruyorum: Kadınlık sahiden böyle bir şey mi? Kadın olmak demek bunları mı gösterir? Hayır! Bize dayatılmış bu sisteme başkaldırarak kadın olmalıyız.
Evli, bekar, çocuklu, çocuksuz, çalışan, çalışmayan, kilolu, zayıf, esmer, kumral, kısa boylu, uzun boylu, Arap, Türk, İngiliz demeden; kadın olmak, kendini olduğun gibi sevmektir. Kendine inanan, cinselliği simgeleyen değil de özgürlüğü simgeleyendir kadın olmak! Ve bugün, öldürülmüş kadınlarımız, kız çocuklarımız unutulup giderken buna izin vermemektir kadın olmak. Hemcinsimizi savunmaktır, inancımızı göstermektir!
O yüzden hiçbir engele boyun eğmeyin, bir erkeğin arkasında yürümeyin, regli olmaktan utanmayın. Namuslu olmak, bacak aranızda belli olmaz; düşüncelerdedir!
Bugün Afganistan’da, İran’da, Pakistan’da, Yemen’de ve daha birçok ülkede kadınlar hâlâ özgür değil! Okuyamıyorlar, çalışamıyorlar, zorla tesettüre sokuluyorlar, küçük yaşta evlendirilip anne oluyorlar kadınlar!
O yüzden ataerkilcilik, her zaman kadınların düşmanı olması gereken bir sistemdir. Bugün bizler özgürsek, rahatsak bazı konularda boşveremeyiz. Çünkü başka bir coğrafyada kadınlar hâlâ özgür değildir.
~Melisa~
okurken sinirlerim tepeme çıktı yine. sırf gerdekte o kan yatağa akmadı diye öldürülüp ahırın altına gömülen kadınlar var... pencereden dışarı çıkması yasak olan kadınlar. savaşlarda tecavüze uğrayan kadınlar. savaş olmasa da tecavüze uğrayan ve toplum tarafından namussuz görülen kadınlar var. tecavüze uğradı diye kuyruk sallamıştır denilip öldürülen kadınlar var. okumaya izin verilmeyip daha "göğüsleri tomurcuklanmadan" zorla evlendirilen kadınlar var. bu ülkede bu gerçekler varken bu yıla aile yılı demek ve aynı yıl içinde "normal doğum" sloganları atmak ne kadar da komik değil mi? yazarken bile sinirime hakin olamıyorum feminizm için sokağa dökülen ilk kadınların öfkesini taşıyorum içimde.
bir de hic bir zaman sadece kadin olamamak var. hep birilerinin kizi, kiz kardesi, karisi... tek basimiza bu dunyada yer edinmemiz herkesi korkutuyor sanki. namusumuz bile bize ait olarak gorulmuyor. evlenene kadar babasinin evlendikten sonra kocasinin namusu olarak adlandiriliyor. zor is bu dunyada kadin olmak, bu cografyada kadin olmak. yine de, her zorluga ragmen kadin olmaktan gurur duydugumuzu haykiriyoruz. haykiramayanlarin sesi oluyoruz. seviyorum bizi. seviyorum kadin olmayi. her seye ragmen.